EÄŸi̇ti̇m Sen Genel BaÅŸkanı Kurul: “Öğretmenli̇k Meslek Kanunu’Nun Yeri̇ne Kapsamlı, Öğretmenler Odasında KonuÅŸulmuÅŸ Bi̇r Yasa Talep Edi̇yoruz” | Senin Sendikan , Senin Sayfan

EÄŸi̇ti̇m Sen Genel BaÅŸkanı Kurul: “Öğretmenli̇k Meslek Kanunu’Nun Yeri̇ne Kapsamlı, Öğretmenler Odasında KonuÅŸulmuÅŸ Bi̇r Yasa Talep Edi̇yoruz”

  • Anasayfa
  • EÄŸi̇ti̇m Sen Genel BaÅŸkanı Kurul: “Öğretmenli̇k Meslek Kanunu’Nun Yeri̇ne Kapsamlı, Öğretmenler Odasında KonuÅŸulmuÅŸ Bi̇r Yasa Talep Edi̇yoruz”
EÄŸitim Sen Genel BaÅŸkanı Kurul: “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Yerine Kapsamlı, Öğretmenler Odasında KonuÅŸulmuÅŸ Bir Yasa Talep Ediyoruz”
Yazar : Admin / 1 Ekim 2022, Cumartesi / Kategori : EĞİTİM-SEN / Görüntülenme Sayısı : 203

EÄŸitim Sen Genel BaÅŸkanı Kurul: “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Yerine Kapsamlı, Öğretmenler Odasında KonuÅŸulmuÅŸ Bir Yasa Talep Ediyoruz”

EÄŸitim Sen’in Öğretmenlik Meslek Kanunu‘nun iptal edilmesi için baÅŸlatılan kampanyada toplanan imzaları sunmak için TBMM Çankaya Kapısı önünde açıklama yapmasına izin verilmedi. Ankara Madenciler Anıtı önünde açıklama yapan EÄŸitim Sen Genel BaÅŸkanı Necla Kurul, söz konusu kanunun iptal edilerek “yeni, kapsamlı, eÄŸitim sendikalarının tamamının katılımına izin veren, öğretmenler odasında konuÅŸulmuÅŸ, tartışılmış bir yasanın TBMM’den geçirilmesi” talebini dile getirdi.

EÄŸitim Sen, Öğretmenlik Meslek Kanunu‘nun iptal edilmesi için baÅŸlattığı kampanyada topladığı imzaları TBMM BaÅŸkanlığı’na sunmak üzere Çankaya Kapısı önünde toplanarak açıklama yapmak istedi. Ancak sendika yönetimi ve üyelerinin Çankaya Kapısı önünde toplanmasına ve açıklama yapmasına izin verilmedi. Bunun üzerine Madenci Anıtı önüne gidilerek burada açıklama yapıldı. EÄŸitim Sen Genel BaÅŸkanı Kurul, şöyle konuÅŸtu:

“Bugün TBMM’nin açıldığı gün olan 1 Ekim’de Meclis’te ana muhalefetin ve aynı zamanda tüm muhalif partilerin itirazına raÄŸmen çıkmış olan Öğretmenlik Meslek Kanunu‘nun geri çekilmesi, iptal edilmesi için buradayız.

Az önce TBMM kapısındaydık. ve ‘Meclisimize daha yakından bir ses verelim’ dedik. Dedik ki ‘Sözümüzü meclis yakınından ifade edersek vekillerimiz, özellikle AKP ve MHP’li ve diÄŸer ortaklarla birlikte vekiller daha iyi duyarlar’. Ama yine karşılaÅŸtık ki hakim vekiller orada duruyor, milletini unutmuÅŸ durumda. Bizim sesimizi duymak istemiyorlar. Ama bugün yine buradayız. Meclis’in yine kıyısındayız, yakınındayız ve buradan itirazımızı dile getirmek istiyoruz.

Öncelikle, sorulmamış bir hesabı yeniden hatırlatalım. Madenciler Anıtı’nın önündeyiz. Bir iÅŸ cinayeti, Soma iÅŸ cinayetinde yitirdiÄŸimiz bütün madenci emekçilerini buradan saygıyla bir kez daha selamlıyoruz.

“YASAMA GÖREVÄ°NÄ° YAPMAK, BU YANLIÅžI DÃœZELTMEK DURUMUNDA”

1 Ekim’de TBMM’nin açıldığı gün neden onun kapısında bir açıklama yapmak istedik? Nedeni çok net. Öğretmenlik Meslek Kanunu‘na itirazımızı dile getiren on binlerce öğretmenizin imzasını TBMM BaÅŸkanlığı’na vermek için onun kapısındaydık. Bunu, kapısının önünde yapamadık ama açıklamamızı buradan yaptık. Ama salı günü TBMM’de olacağız, vekillerimizin gözlerinin içine bakarak bu bir dönem yapılmış yanlışın düzeltilmesi talebiyle imza kampanyamızın hazırladığı onlarca dosyayı kendilerine teslim edeceÄŸiz. Güçlerin ayrılığı ilkesini sonuna kadar baÄŸlıyız. Yasama görevini yapmak durumunda. Bu yanlışı düzeltmek durumunda. Yargı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay bu süreci düzeltmek durumunda.

Güçler ayrılığı zemininden, yürütmenin ısrarla yanlış olmasına raÄŸmen hala süreci iÅŸletiyor olması ve 19 Kasım’da sınavı yapıyor olması büyük bir sorun. Öğretmenlerimiz 3,5-4 aydır sosyal medyada seslerini duyurmak istiyorlar TBMM’ye. Ama baÅŸta az aÅŸağıdaki Milli EÄŸitim Bakanlığı’na bunu duyurmak istiyorlar. ‘Bu yanlıştan dönün’ diyorlar. ‘Bizim hayatımızı olumsuz etkileyecek bu yasadan vazgeçin’ diyorlar.

“ÖĞRETMENLÄ°K MESLEK KANUNU ANAYASAYA AYKIRI”

Elimizde yanlış bir yasa var. Neresi yanlış diyecek kamuoyu haklı olarak. EÄŸitim hayatını çok olumsuz etkileyecek. EÄŸitimde niteliÄŸi düşürecek. Çalışma barışını bozacak. Öğretmenleri bir hiyerarÅŸiye tabi tutacak. Öğretmenler ve tüm eÄŸitim emekçileri arasında eÅŸitsizlikleri derinleÅŸtirecek bir yasa var. Bu bir yasa deÄŸil, proje adeta. Neden proje? Her zaman eÄŸitim emekçilerinin kuÅŸkusuz bir yasaya ihtiyacı olduÄŸunu söyledik. Bir meslek kanununa ihtiyacı var. Ama bu kanun baÅŸta Anayasa’ya uygun olmak zorunda. Anayasaya aykırı bugünkü Öğretmenlik Meslek Kanunu. Ä°kincisi, uluslararası sözleÅŸmelere uygun olmak durumunda. Oysa bugünkü yasa öğretmenliÄŸin statüsü tavsiyesine aykırı bir biçimde çıkarılmış, Türkiye’nin de kabul ettiÄŸi bir metne aykırı bir biçimde çıkarılmış bir yasadır.

“YASAL KAYIRMACILIÄžIN, YANDAÅžLIÄžIN ÖNÃœ AÇILMIÅž OLACAK”

Yasanın birinci sorunu, yeniden bir liyakatsizliğin önünü açmaktır. Aday öğretmenler için merkezi sınav ortadan kaldırılmıştır. Ne kadar güvenirsek merkezi sınavlara, KPSS 2022 ile ilgili hala bir açıklamanın yapılmadığı koşullarda sınav yeniden yapıldı. Bakanlığın yapacağı değerlendirmelere mi güveneceğiz biz? Birincisi aday öğretmenlerin değerlendirmesini, keyfiyete açık bir biçimde ve liyakat dışı yaklaşımlara açık olarak il değerlendirme kurullarına bıraktılar. Bu şu anlama geliyor. Genç öğretmenlerin içinden kendilerine yakın olanları seçmeye çalışarak, bir yasal kayırmacılığın, bir yandaşlığın önü yeniden açılmış olacak.

Ä°kincisi, kariyer basamakları. Öğretmenlerimiz yoksulluk sınırının altında yaÅŸamlarını sürdürmek zorundalar. 9 bin ile 11 bin arasında deÄŸiÅŸen ücretlerle hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ä°stanbul’da, Ankara’da, Ä°zmir’de kiralar 7-8 binlere ulaÅŸmışken hayatlarını sürdürmeye çalışıyor öğretmenlerimiz.

Sadece öğretmenlerimiz mi bu sıkıntıları yaşıyor? Hayır. Biz yıllardır eğitim emekçileri diyoruz. Eğitime destek veren yardımcı hizmetler sınıfından arkadaşlarımız var. İdari personel, teknik personel var. Bu arkadaşlarımızın emeği olmaksızın eğitimde nitelikli bir çalışma sürdürülemez. O yüzden kapsamlı bir yasaya ihtiyaç var. O yüzden bütünsel bir yasaya ihtiyaç var. Uluslararası normlara uygun, eğitimin gerçek sorunlarını gören bir yasaya ihtiyaç var.

“ÖZEL SEKTÖRDE AÇLIK SINIRININ ALTINDA ÇALIÅžTIRILAN ÖĞRETMENLER VAR”

Öğretmenlerimizin nitelikli bir eÄŸitim vermesinin, insan onuruna yaraşır bir yaÅŸam sürdürmesiyle mümkün olmasıyla biliyoruz. Öğretmenlerimizin nitelikli bir eÄŸitim vermesinin demokratik bir okul ikliminde, otoriteye karşı söz söyleyebilecek konumda olmaları yani ifade özgürlüğünü kullanabilmeleriyle ilgili olduÄŸunu biliyoruz. Öğretmenlerimizin okullarında açık ve net bir biçimde görüşlerini, itirazlarını rahatça söyleyebildiÄŸi koÅŸullarda, bir ekip iÅŸi olarak niteliÄŸin yükseltilebileceÄŸini biliyoruz. MEB eÄŸitimin niteliÄŸindeki düşüşün sorumlusu olarak öğretmenlerimizi görüyor, eÄŸitim emekçilerini görüyor. EÄŸitimde niteliÄŸin düşmesi sorununun birinci nedeni eÄŸitim politikalarındaki yanlışlardır. Öğretmenlik Meslek Kanunu da bu baÄŸlamda yanlış bir kanundur. Bunun iptal edilip yerine yeni, kapsamlı, eÄŸitim sendikalarının tamamının katılımına izin veren, öğretmenler odasında konuÅŸulmuÅŸ, tartışılmış bir yasanın TBMM’den geçirilmesini talep ediyoruz.

“Ä°KTÄ°DAR ÖĞRETMEN Ä°ÅžSÄ°ZLİĞİNE ÇÖZÃœM ÃœRETMÄ°YOR”

Öğretmenlerimiz, ataması yapılmayan 600 bin öğretmenimiz bir tür iÅŸsizlik tehdidi altında yaÅŸamını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Çünkü siyasal iktidar, öğretmen iÅŸsizliÄŸine bir çözüm üretmiyor. BaÅŸka ve daha anlamlı bir kamu hizmeti tanımıyla bu iÅŸsizlik sorununu çözebiliriz. Buna açık olarak talip iktidarlar söz konusu olabilir Türkiye’de. Bunu net bir biçimde görüyoruz. Bu nedenle, bir yandan ataması yapılmayan öğretmenlerin acısını bu sahaya taşıyoruz. Bir taraftan, 80 binleri aÅŸmış ücretli öğretmenlerin acısını, travmasını, sömürü koÅŸullarını buraya taşıyoruz. Bir taraftan gencecik öğretmenlerimiz sözleÅŸmelilikle, güvencesizlikle karşı karşıya kalarak adeta örgütlenme özgürlükleri, ifade özgürlükleri elinden almış biçimde okullarımızda çalışmaya mahküm ediliyorlar.

“OKULDA 5 ÖĞRETMENLE KARÅžILAÅžACAKSINIZ”

DeÄŸerli velililerimiz, okula geldiÄŸinizde 5 öğretmenle karşılaÅŸacaksınız. Ãœcretli öğretmen, sözleÅŸmeli öğretmen, düz öğretmen yani öğretmenlerimizin kendi ifadeleriyle genç öğretmen, uzman öğretmen ve baÅŸ öğretmen. Åžaşırıp kalacaksınız. Öğretmen öğretmendir. ‘Tümünün niteliÄŸi birbirine yakın deÄŸil midir’ diyeceksiniz. Ama bu yanlış Öğretmenlik Meslek Kanunu’na göre öğretmenleri yeterli ve yetersiz olarak ayrıştırılan bir sınav süreciyle karşı karşıyayız. Bu nedenle velilerimizin desteÄŸini de bu baÄŸlamda bekliyoruz.

“15 EKÄ°M MÄ°TÄ°NGÄ°MÄ°ZE GELÄ°N”

Biz mücadelemizi parasız, kamusal, bilimsel, laik, anadilinde, demokratik ve cinsiyet eşitlikçi bir zeminden ve ekolojiyi gözeten bir zeminden mücadelemizi güçlendirmeye büyütmeye devam ediyoruz.

15 Ekim’de Ankara mitingindeyiz. EmeÄŸimiz için, onurumuz için, çalışma barışı için buradayız. O günün rutinini kırın lütfen. Binin otobüslerinize 15 Ekim mitingimize gelin ve daha güçlü bir biçimde hem yasamaya hem yargıya sesimizi söyleyelim.”

BOZGEYİK: HALKIN SÖZ SAHİBİ OLDUĞU YASAMA ORGANINI BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ

Kurul’un ardından söz alan KESK EÅŸ BaÅŸkanı Mehmet Bozgeyik ise şöyle konuÅŸtu:

“Tek adam rejimiyle birlikte, Meclis’in de tamamen yetkilerinin tek adama baÄŸlandığı, Meclis’in demokratik iÅŸleyiÅŸinin ortadan kaldırıldığı yasama, yürütme, yargının da tek adam rejimiyle beraber tamamen sarayın denetimine girdiÄŸi bir süreçle karşı karşıyayız.

Sizin iradenizle seçilen ve bugün sarayın çoÄŸunlukta olduÄŸu bir parlamentonun kapıları işçilere, kamu emekçilerine, eÄŸitim emekçilerine, kadınlara, gençlere kapatılmıştır. Ancak biz ÅŸunu çok iyi biliyoruz ki. Az kaldı. Önümüzdeki günlerde gerçekten işçilerin, kamu emekçilerin, kadınların, gençlerin temsilcileri o Meclis’te olacak. Ãœretenlerin de kamu emekçilerinin de halkın da söz ve karar sahibi olduÄŸu yasama organını sizlerle birlikte inÅŸa edeceÄŸiz.

Bugün TBMM açılacak. Sayın Meclis BaÅŸkanı bizleri de davet etti. Ancak bugün eÄŸitim emekçilerine, emekçilere, işçilere, halka bu meclisin kapılarını kapatan Meclis BaÅŸkanı’nın bu davetini de reddediyoruz. Açılışı gitmeyeceÄŸimizi ifade ediyoruz.

Türkiye çok kritik bir dönemden geçiyor. İki gündür açıklanan Sayıştay raporlarına bakıyoruz. Kamu kurumları talan edilmiş. Yolsuzluk diz boyu. Kamu emekçilerinin, işçilerin, kadınların, gençlerin yaşamış olduğu yoksulluk giderek daha fazla derinleşmiş. Bizim temel görevimiz yoksulluğa, işsizliğe, tek adam rejimine karşı mücadeleyi yükselttiğimiz bir dönemde bir yıldır ve uzun süredir aslında AKP ve MHP iktidar bloğu uygulamış olduğu neoliberal politikalarla ekonomiyi getirdiği nokta belli. Çalışma yaşamında uygulamış oldukları neoliberal politikalar, kamuda yaratmış olduğu güvencesiz istihdam politikaları ile çalışanları karşı karşıya getirecek, çalışma barışını bozacak birçok istihdam politikalarını hayata geçirmiştir.

“SORUNLARIMIZI DERÄ°NLEÅžTÄ°REN POLÄ°TÄ°KALARA KARÅžI MÃœCADELEMÄ°ZÄ° SÃœRDÃœRECEĞİZ”

Bu süreçte iktidara destek olan, tüm antidemokratik uygulamalarına sesini çıkarmayan sendikalar ve diğer tüm toplumsal kesimler bunun sorumlu olduğunu ifade ediyoruz.

Emekçilerin sorunlarını görmezden gelen çözüm üretmeyen ve gittikçe sorunlarımızı derinleÅŸtiren bu politikalara karşı mücadelemizi devam ettireceÄŸiz. Bizler üniversitede 4 yıl eÄŸitim fakültelerinde okuyarak, Anayasa’da tanımlı olan öğretmenlik mesleÄŸine baÅŸladık. Bugün bizi yönetenlerin liyakatinden, diplomasından söz etmek gerekiyor. Bugün ülkeyi yöneten bu liyakatsizler, bu niteliksiz kadrolar, bu yandaÅŸlar ülkeyi bu hale getirdiler. Esas mücadelemiz bunlara yöneliktir.”

Kaynak: ANKA / Güncel

0

Habere yorum yapabilmek için lütfen giriş yapınız